5,0 (0)

Favorilere Eklendi

Favorilerime Git

İstanbul'da Zaman

Tomris Uyar, Sırma Köksal
Model Kitap


<p><strong>Kitap projesi nasıl oluştu? <br /> </strong>Tomris Uyar- Aslında Sırma'nın kafasında şekillendi önce. Gerçekten bu şehir üzerine kitap yapılmadığını düşünerek, bu tasarıyı gerçekleştirdik. <br /> <br /> <p><strong>Böyle bir kitap olmadığını düşündük dediniz, bu kitabın farkı ne?</strong> <br /> Tomris Uyar- Farklı olan çıkış yoluydu, çok güzel gravürlü, kitaplar ya da tanıtıcı İstanbul kitapları var, "Öykülerde İstanbul", "Yazılarda İstanbul" gibi derlemeler yapıldı. Bunların hepsi bir açığı kapatıyordu, ama bu kentte yaşamış insanların bu kent hakkında neler söyledikleri derlenmiş değildi şimdiye kadar. Yazıların büyük çoğunluğu özgün. Herkes kendi kenti olan İstanbul'u, kendi yaşamlarıyla İstanbul'un yaşamının nasıl çakıştığını anlattı. <br /> <br /> Sırma Köksal- Özellikle, İstanbul'a gelenlerle İstanbullu olanlar diye bir ayrımcılık, dışlama olsun istemedik. Çünkü biz İstanbul'un yaşanan bir şehir olduğunu düşünüyoruz. Kitapta yazarların birçoğu İstanbullu ama asıl istediğimiz İstanbul'un bir yaşama biçimi olduğunu vurgulamak. <br /> <br /> Tomris Uyar- Her şey zamanla değişir, bu doğal bir süreç ama İstanbul'da bu süreçle ortaya çıkan çağdaşlaşmanın yerinde olup olmadığını başkalarının ele almasını istedik. <br /> <br /> <strong>Metin bu kriterlerle mi belirlendi?</strong> <br /> Sırma Köksal- Tabii, insanların elindeki hazır metinlerden seçmediğimiz için, onlar bize gelene kadar kimin ne yazacağını tam bilmiyorduk. Sadece projede nasıl bir şey amaçladığımızı söyledik. Ama yine de gelen yazıları ödev gibi değerlendirmek istemedik. Edebi bir metin de istenebilirdi. Örneğin Murat Belge'den siyasi bir metin de. Ama alaturkayı sevdiğini bildiğimiz için onun gözüyle alaturkayı merak ettik. Bu örnekler çoğaltılabilir. Örneğin Mario Levi için azınlıklar üzerine bir şey düşünmesi gibi... Bazı imzalar kendi sınırlarını, sizin<br /> onları tanıdığınız ölçüde kendileri koydular zaten. Bir sınırlama yoktu tabi. Çoğunlukla böyle bir ipucu vermek yararlı oluyor.<br /> ...<br /> <strong>Bilge Karasu ile başlamak, "sorunlu bir kentte yaşıyoruz ama sonuçta iyi bir kent" demek sanki...<br /> </strong>Tomris Uyar- Evet metinler arasında bir bağ var. Bilge Karasu, ardından Leyla Erbil somut, bilinen İstanbul'u yazdılar, ardından sanat ve gizem, son bölümlerde ise İstanbul'a olan itirazlar var. Örneğin Ahmet Cemal'le ya da benim yazdığım bir yazıyla başlamış olsaydık başından itibaren "itiraz edilen", sorun olduğu varsayılan bir metin olacaktı, oysa bir İstanbul düşüyle başlayıp bir İstanbul masalı diye bitirmek bize daha doğru geldi.<br /> İstanbul Bir Yaşama Biçimi, Röportaj, Nuh Köklü, İstanbul Life, Ocak 2001<br /> ...İstanbul; evet, çirkinliğin bir estetiği yok belki, ama bir gerçekliği var, ne yazık ki! Kitaba yazılarıyla katkıda bulunan yazarların hemen hepsi de (Bilge Karasu, Leyla Erbil, Ferit Edgü, Mario Levi, Metin And, Necdet Sakoğlu, Giovanni Scognamillo, Gökşin Sanal, Murat Belge, Doğan Hızlan, Demir Özlü, Sırma Köksal, Selim İleri, Füsun Akatlı, Hulki Aktunç, Fatih Özgüven, Hülya Ekşigil, Özdemir Kaptan Arkan, Eser Tutel, Ferhan Şensoy, Ahmet Cemal, Tomris Uyar, Nezihe Meriç, Pınar Kür, Çelik Gülersoy) kabullenmiş durumda bu gerçeği; ve buna rağmen, yitip giden İstanbul'un şimdi sadece belleklerde kalmış yaşayış ve kültürünü unutturmamaya çalışıyorlar.<br /> Murat Belge'nin, "alaturka-alafarga" ilişkisinden yola çıkarak kaleme aldığı "Alaturka" başlıklı yazısının vardığı sosyolojik tespit; Nezihe Meriç'in taşrada geçen yaşamı nedeniyle (ve annesinin "bir İstanbul kızı olmasına karşın") hiçbir yerli ve bu arada İstanbullu da olamayışını anlattığı "İstanbul Sen..."deki şiir; ve Fatih Özgüven'in, "Aylak Aylak İstanbul" adlı yazısında Çınaraltı'ndan Akmerkez'e yürüyüşle çizdiği İstanbul panoraması da üstünde ayrı ayrı ve uzun uzun düşünülecek yazılar... <br /> İstanbul: Her zaman!, Bedirhan Toprak, Radikal Cumartesi Eki, 16 Aralık 2000</p>